Erdal Özyağcılar ve Güzin Özyağcılar’ın kızları Zeynep Özyağcılar ile birlikte kurdukları Tiyatro Martı “Uçlar” oyunu ile birlikte tiyatro dünyasına hızlı bir giriş yaptı.
William Mastrosimone’un kaleme aldığı, Yıldırım Fikret Urağ’ın yönettiği, Emek Erel’in Türkçeleştirdiği oyunun başrolünde Bahar Çebi ve Simge Defne rol alıyor.
Oyun, kadına şiddeti ve bu suçlara verilen tatmin etmeyen cezalar sonucu kadının çaresizliğini çarpıcı anlatımı ile sahneye taşıyor.
O İNSAN İSE BEN NEYİM?
Oyun, ülkemizde üçüncü sayfa haberlerinde sıkça rastladığımız kadına şiddet, tecavüz ve yasaların yetersizliği konusunu ele alırken, Marjore’nin iki bayan arkadaşıyla paylaştığı evde bir gün yalnız başına kaldığında içeri giren yabancı bir erkeğin önce sözlü tacizi, daha sonra tecavüze yeltenmesiyle başlıyor.
Bir şekilde Marjore’nin tecavüzden kaçıp, erkeği evin şöminesine zincirlemesiyle süre gelen oyun, seyirciye ilk dakikadan itibaren gerçekte bu tür olayları yaşayanların nasıl bir psikolojiye sahip olduklarını, çıkmazlarını ve çaresizliğini bundan sonraki yaşamında neler olacağını ve tüm çıkış yollarının yasalar karşısında nasıl tıkandığı gerçeğini anlatıyor.
Marjore’nin arkadaşları, erkeğin gördüğü işkencenin başlarına daha büyük bir iş açacağını öne sürerek işi adalete götürmeleri gerektiğini dile getirirken, Marjore olayın akışının yasalar karşısında nasıl gelişeceğini anlatmaya çalışıyor. Tecavüz teşebbüsüne ve hakarete uğrayan, tehdit edilen kendi olduğu halde ispatı olmadığı için kendisinin mahkum olacağını ve erkeğin serbest bırakılacağı gerçeğini anlatıyor. Gerçekleri sözlü bir şekilde ifade ettikten sonra Marjore, üçüncü sayfa haberlerindeki kadınlarının iç sesini sahneye taşıyor.
SERT VE NET BİR OYUN
İçerdiği şiddet sahneleri sebebiyle on altı yaş altına tavsiye edilmeyen oyundaki Marjore karakterine hayat veren Zeynep Özyağcılar, oyun öncesi provalarda zaman zaman psikolojisinin bozulduğunu anlatıyor. Uçlar oyunu haklı ve haksızı, neye veya kime göre seçilmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Tiyatro Martı Uçlar oyunu sayesinde, kadına şiddet kavramının altındaki asıl gerçeklerin toplumumuzda ne denli eksik ve ne denli sürekli yara alan kavramlar olduğunun tekrar altını çiziyor.
TİYATONUN MARTILARI
Tiyatro Martı’nın isim hikayesi “Martı, en sevdiğim hayvanlardan biridir. Martılar tarih boyunca hep edebiyata ilham vermiş. Özgürlükleri bir yana başka türlü bağlılıkları var. Sevdiklerinizden fırtınalar da kopsa vazgeçmiyorlar. Bizim tiyatro dünyasında da fırtınalar koptuğu zamanlar oluyor ama ne olursa olsun işimizi yapmaya devam ediyoruz. Martının, bizim işimizle çok fazla ilişkilendirilebilen yanı var” sözleri ile dile getiriliyor.
Kadına şiddetin her geçen gün daha da arttığı ülkemizde güncel bir konuyu ele alan Tiyatro Martı, Uçlar oyununu seçmesi ile, iddiasını ortaya koyuyor.